Kur’an-ı Kerim’in
yetmiş yedi ayetinde yer alan cehennem, herhangi bir sözlük anlamı taşımaktan
çok kâfirlerin, münafıkların, zalimlerin, gerçeğe boyun eğmeyenlerin azap
görecekleri yer olarak tasvir edilir. İslam Ans. c.7.
s.227.
“Şüphesiz ayetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp
döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz
Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Nisa
su.56.
“İnkâr
eden kâfirler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler.
Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle
cezalandırırız.” Fatır su. 36.
Fatır Suresi bu konuyu
anlatmaya şöyle devam ediyor.
“Onlar cehennemde,
“Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken yapmakta olduğumuzdan başka
ameller, Salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) “
Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı?
Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir
yardımcı yoktur.” Fatır su.37.
Ebu Hureyre (ra),
Peygamber (sav) Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Allah ü Teâlâ,
ölümünü altmış sene te’hir ettiği kimse için mazeret beyan etmeğe meydan
bırakmamıştır”. Söyleyecek hiçbir mazeret sözü kalmamıştır. Buhari,
R.Salihin.
Cehennemden
çıkartılırlarsa dünyada yaptıkları kötü işleri, fiilleri yapmayacaklarmış, salih
amel yapacaklarmış. Dünyada iken yapamamışlar veya anlayamamışlar, fırsatları
olmamış, onlara yeniden bir daha dünya hayatı tanınırsa o zaman Salih amel
yapacaklarmış. Peygamberleri dinlemediniz, ilahi kitapları tanımadınız,
emirlerini hayatınıza uygulamadınız. Dini emir ve yasaklara hiç uymadınız,
onlarla alay ettiniz, orta çağ kanunu, gericilik dediniz. Öldünüz, hesabı
kaybettiniz, cehenneme girdiniz, azabını tattınız, ancak aklınız başınıza geldi,
gerçeği gördünüz. Biraz erken olmadı mı? Son pişmanlık fayda vermez. Sizin
pişman olmanız, size hiç fayda sağlamaz..
Yüce Allah (cc) Zuhruf
suresinde cehennemliklerin durumunu bize şöyle
anlatmaktadır:
“Şüphesiz o
mücrimler cehennem azabında devamlı kalacaklardır. Onların azapları
hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde ümitsizdirler. Biz onlara zulmetmedik.
Fakat onlar kendileri zalim idiler. (Görevli meleğe şöyle seslenirler:) “Ey
Malik! Rabbin bizim işimizi bitirsin.” O da, “Siz hep böyle burada kalacaksınız”
der.“ Zuhruf su. 74-77.
Cehennemdeki azaptan
kurtulmak için ölümü isteyecekler, ölüme razı olacaklar, amma boşuna. Ölümü
istemek de onları azaptan kurtaramayacaktır. Orada artık ölüm
yoktur.
“Şüphesiz, kim
Rabbine günahkâr olarak varırsa ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de
(güzel) bir hayat yaşar.” Taha su. 74. Bak. A’la su.
10-12.
“Varacakları yer
cehennemdir. Cehennem ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız.” Sönmeğe
yüz tutarsa hemen alevini artırırız. “ İsra su. 97.
“Kâfirlere şöyle
seslenilir: “Şimdi tadın azabı, artık bundan sonra yalnızca azabınızı
artıracağız.” Nebe su. 29. Ç.
“Hüsranın ardından
da cehennem vardır. Orada kendilerine irinli sudan içirilecektir. Onu
yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm
gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir.”
İbrahim su. 16-17.
Ebu Derda (ra)
anlatıyor: “Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Cehennem ehline
açlık musallat edilir. Bu, içinde bulundukları azaba eşit dereceye ulaşır.
Açlığa karşı yardım talep ederler. Onlara besleyici olmayan ve açlığı gidermeyen
dari’ denen dikenli bir ot verilir. Tekrar yiyecek isterler, bu sefer de boğazda
tıkanıp kalan bir yiyecek imdat edilir. Bu da boğazlarında takılıp kalır, ne
ileri geçer ne de geri gelir. Derken, dünyada iken, bu durumda, bir içecekle
takılan lokmalarını boğazından kaydırdıklarını hatırlarlar ve bir içecek talep
ederler. Demir kancalar bulunan kaplarda kaynar su verilir. Bu kaplar, yüzlerine
yaklaştırılınca yüzlerini dağlayıp atar. Su karınlarına girince içerilerini
paramparça eder. Bu sefer de:
“Cehennem
bekçilerini çağırın, ola ki azabımızı biraz hafifletirler!” derler. Onları
çağırırlar. Onlar gelince:
“Size
Peygamberleriniz bu halleri açıklayan haberleri getirmemiş miydi?” derler.
Onlar:
“Evet, getirmişti
ama dinlemedik.” derler. Bunun üzerine, bekçiler:
“Siz isteyin durun!
Kâfirlerin istedikleri burada boşunadır.” derler. (Gafir su.
50) Cehennemlikler bekçilerden ümitlerini kesince:
“Cehenneme müvekkil
melek Malik’i çağırın” derler. Malik gelince:
“Ey, Malik! Söyle
de, Rabbin bizim hakkımızda ölümle hükmetsin.” Derler. Malik de
onlara:
“Hayır! Siz burada
canlı olarak ebedi kalıcılarsınız.” diye cevap verir. Zuhruf su.
77.
Bu hadisin
ravilerinden A’meş (ra) der ki: “Bana bildirildiğine göre, cehennemliklerin
Malik’e yalvarmaları ile Malik’in onlara verdiği cevap arasında bin yıllık zaman
geçecektir. Cehennemlikler bu sefer aralarında:
“Rabbinize dua edin! Sizin için O’ndan daha hayırlı kimse yoktur!”
diyecekler ve birlikte Yüce Allah’a şöyle yalvaracaklardır:
“Ey
Rabbimiz! Bedbahtlığımız bize galebe çalmıştı. Biz gerçekten sapık kimselerdik.
Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer yine küfre dönersek artık hiç şüphesiz ki
zalimlerden oluruz.” (Mü’minun su.106-107) Yüce Allah (cc) o
cehennemliklere şöyle cevap verecektir:
“Cehennemin içinde yıkılıp gidin! Bana bir şey söylemeyin”. Mü’minun su.
108.
Peygamber (sav)
Efendimiz devamla şöyle buyurmaktadır:
“Bu cevap üzerine,
cehennem ehli her çeşit hayırdan ümidini keserler. Hıçkırmağa, nedamet etmeğe,
dövünüp yırtınmaya başlarlar.” Tirmizi, Cehennem, 5.
(2589).
Ebu Umame (ra) dan,
Peygamber (sav) Efendimiz bu ayetin tefsirinde şöyle
buyurdu:
“İrinli su,
ağızlarına yaklaştırılacak. Onlar içmek istemeyecektir. Ona tam yaklaştırılınca,
yüzünü pişirecek ve başının derisi düşecektir. İçtiği vakit, bağırsaklarını
parçalayıp makatından çıkacaktır. Allah Teâlâ: “ Onlara kaynar su içirilecek de
bu su bağırsaklarını parçalayacaktır.” (Muhammet su. 15) buyurmaktadır.
Tirmizi, Tac Terc. 5 75.
“Cehennemliklerin
tepelerine kaynar su dökülür. Bu su, vücutlarının içine nüfuz eder, öyle ki,
karınlarına kadar ulaşır. İçlerinde ne var ne yok, söker atar ve ayaklarını
delip geçer.” Tirmizi, Cehennem, 4. Hac suresindeki ayet-i kerimelerde
bu konu şöyle anlatılmaktadır:
“..Rableri hakkında
tartışmaya girmişler. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir.
Başlarının üstünden de kaynar su dökülür. Bununla karınlarının içinde ne varsa
hepsi ve derileri eritilecektir. Onlar için bir de demirden topuzlar vardır. Her
ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve
onlara, “tadın yangın azabını” denilir.” Hac
su.19-22.
“ Cehennemliklerin
içeceği olan “ Ğessak” dan dünyaya bir kova dökülecek olursa, bütün dünya
halkını kokuşturur, pisletirdi.” Tirmizi, Tac Terc. 5/
776.
İbn Mes’ud (ra),
Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdular:” Cennet size ayakkabınızın
bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.” Buhari,
Ebu Hureyre (ra) dan,
Resulullah (sav) Efendimiz buyurdular ki:
“Cennetle cehennem
münakaşa ettiler. Cehennem: “Ben kibirliler (mütekebbirler- büyüklük
taslayanlar) ve zalimlerle (zorbalık yapanlar için) tercih olundum.” Dedi.
Cennet ise: “Acep bana neden insanların zayıfları ile sakatlarından (insanlar
nazarında düşük olanlar ve gafillerin (hakir görünenler) den başkası girmiyor,”
dedi. Allah (cc) cennete:
“Sen ancak benim
rahmetimsin; ben seninle kullarımdan dilediğime rahmet ederim”.
Cehenneme
de: “Sen de benim ancak azabımsın. Seninle ben kullarımdan dilediğime azap
ederim. Sizden her birinize dolusu doluya kullar vardır”, buyurdu. …Allah
yarattıklarından hiçbir kimseye zulmetmez..” Buhari, Tefsir, Kaf 1;Müslim,
Kitabu’l cennet. 35.36. Cilt 11./ 250. Tirmizi, Cennet,22.
(2564)
“ O gün
cehenneme: “Doldun mu? Diyeceğiz. O da: “ Daha var mı? Diyecektir.” Kaf
su.30.
Abdullah b
Ömer (ra) rivayet etmiştir. Resulullah (sav) Efendimiz şöyle
buyurmuşlar: “ Cennetlikler cennete,
cehennemlikler de cehenneme vardıkları zaman ölüm getirilecek ve cennet ile
cehennem arasında konulacak, sonra da kesilecektir. Sonra bir münadi nida
edecek:
-“Ey cennetlikler
artık ölüm yoktur! Ve ey cehennemlikler artık ölüm yoktur! Diye nida edecek.
Böylece cennetliklerin sevinci bir kat daha artacak. Cehennemliklerin üzüntüsü
de bir kat daha artacaktır.” Buhari, Rikak, 50.51;Müslim, K.Cennet, 43. 11/
263.
“İşte
böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü bir dönüş yeri, cehennem vardır.
Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır! İşte azap, onu tatsınlar. “Bir
kaynar su ve bir irin”. O azaba benzer çeşit çeşit başka azaplar da vardır.
(Kendi aralarında şöyle derler): “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir
grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir. O
grup da, “ Hayır size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim önümüze siz
sürdünüz. Orası ne kötü bir durak yeridir!” der. Şöyle derler: “Ey Rabbimiz!
bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun azabını bir kat daha artır.”
Sad su. 55-61.
Cehennem ateşinin özellikleri hususunda Enes b. Malik (ra) den rivayet
edilen bir hadiste Resulullah (sav) şöyle buyurdular :
“Şüphesiz sizin şu dünya ateşiniz, cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir
parçadır. Eğer su ile iki defa söndürülmemiş yani harareti giderilmemiş olsaydı
siz dünyada ondan yararlanamazdınız. Şüphe yok ki, dünya ateşi, kendisinden
giderilmiş sıcaklığı ona iade etmemesi için Allah (cc) ya dua eder.” İbn
Mace, 10/ 624. (4318; Müslim, Cennet 29. Tirmizi, Cehennem
7.
“Cehennem Rabbine şikâyet ederek: “Ya Rabbi! Ben kendi kendimi yedim,” dedi.
Bunun üzerine Allah (cc) ona iki defa nefes vermesi için izin verdi. Bir nefes
kışın, bir nefes de yazındır. İşte bulunduğunuz şiddetli soğuk, cehennem
zemheririndendir. Bulunduğunuz şiddetli sıcak da onun hararetindendir.” İbn
Mace, 10./ 624. (4319), Buhari, Bed’ül-Halk,10; Müslim, Mesacid,185; Tirmizi,
Cehennem,9.
Ebu Hureyre
(ra) dan rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) Efendimiz şöyle
buyurdular: “Cehennem ateşi bin yıl yakılarak beyazlaştı. Sonra bin yıl daha
yakılarak kıpkırmızılaştı. Daha sonra bin yıl daha yakılmak suretiyle nihayet
simsiyah hale geldi. Artık karanlık gece gibi kapkaradır.” İbn Mace, 10/
626 (4320), Tirmizi, Cehennem 8. Muvatta, Cehennem,2.
“Biz
zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, etrafını saran duvarlar, çepeçevre
kendilerini kuşatmıştır.” Kehf su. 29.
Enes b. Malik (ra) dan
rivayet edilmiştir. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdular:
“Kâfirlerden dünya
nimetlerinden en çok yararlanıp müreffeh bir hayat yaşayanı kıyamet günü
getirilir ve: “ şu herifi ateşe bir kere daldırınız, denilir. Bu emir üzerine
adam ateşe bir kere daldırıldıktan sonra kendisine:
-“Ey falan kişi,
geçmiş zaman boyunca herhangi her hangi bir nimet senin eline geçti mi?”
Denilir. Kendisi: “ Hayır, geçmiş sürede bana hiçbir nimet isabet etmedi,”
der.
Müminlerin dünyada iken en şiddetli sıkıntı ve bela çekeni de kıyamet günü
getirilir ve: “Bunu cennete bir kere daldırınız,” denilir. Bunun üzerine o mümin
cennete bir kere daldırılır. Sonra ona: “Ey falan Mümin! Geçmiş zaman boyunca
herhangi bir sıkıntı veya bela çektin mi?” denilir. O da: “Hayır! Şu ana kadar
hiçbir sıkıntı ve hiçbir bela çekmedim,” der.” İbn Mace, 10/ 627.
(4321)
Enes
b. Malik (ra) anlatıyor: “Resulüllah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: “
Cennetin etrafı mekarihle (nefsin hoşlanmadığı şeylerle) sarılmıştır. Cehennemin
etrafı da şehevi ( nefsin arzuladığı, cazip) şeylerle sarılmıştır.” Buhari,
Müslim, K.Sitte, 14/ 444.
Numan b. Beşir (ra)
anlatıyor, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdular:
“Cehennemliklerin
azap cihetiyle en hafif olanı, ayağında ateşten bir nalın ve nalın bağı olan
kimsedir ki, ayağındakiler sebebiyle, tıpkı tencerenin kaynaması gibi, başında
dimağı kaynar. Öyle tahammülfersa bir azap duyar ki, azapca insanların en hafifi
olduğu halde, kendinden şiddetli azap çeken olmadığını zanneder.” Buhari,
Rikak,8; Müslim, iman 363; Tirmizi, Cehennem,12.
Semure b. Cündep (ra)
anlatıyor, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdular:
“Cehennemlikler
derece derecedir.) Bir kısmı vardır, ateş onları topuğuna kadar yakalar, bir
kısmı vardır, dizlerine kadar yakalar, bir kısmı vardır kemere kadar yakalar,
bir kısmı vardır köprücük kemiğine kadar yakalar.” Müslim,
Cennet,33.
Ebu
Hureyre (ra) dan, Resulullah (sav) Efendimiz buyurdular ki:“Allah (cc),
Cennet ile cehennemi yaratınca, Cebrail (as) i cennete gönderdi ve: “ Cenneti ve
cennetliklere hazırladığım şeyleri gör!” buyurdu. Cebrail (as) cennete
geldi. Cenneti ve ve orada cennetliklere Allah’ın (cc) hazırlamış olduğu
nimetleri gördü. Allah (cc) dönüp:
“Yüceliğine yemin ederim ki, cenneti işiten kimse yoktur ki, oraya girme
yollarına teşebbüs etmesin,” dedi. Bunun üzerine, Allah (cc) emretti.
“Cennet insanların hoşuna gitmeyen, yapılması insanlara ağır gelen işlerle
çevrildi”. Ve Cebrail (as) a:
“Dön
git, Cennette insanlara hazırladığım cennet nimetlerini gör!”
buyurdu.
Cebrail (as) döndü ve:
“Yüceliğine yemin ederim ki, kimsenin oraya girmek istemeyeceğinden korktum”,
dedi. Allah Teala, Cebrail (as) a:
“Cehenneme git, Cehennemi ve orada Cehennemlikler için hazırladıklarımı
gör!” der. Cebrail (as) cehenneme gitti. Bir de ne görsün! Cehennem tabaka
tabaka korkunç alevler içinde yanıp tutuşuyor! Allah (cc) a döndü
ve:
“Yüceliğine yemin ederim ki, Cehennemi işiten bir kimse yoktur ki, ondan
uzaklaştıracak işlere teşebbüs etmesin,” dedi. Bunun üzerine Allah Teala,
cehenneme emretti. “Cehennem, şehvetlerle, insanın nefsinin arzu ettiği kötü
şeylerle çevrildi”. Ve Yüce Allah, Cebrail’e:
“Dön
Cehenneme!” Buyurdu. Cebrail (as) döndü. Cehenneme baktı
ve:
“Ya
Rabbi! Yüceliğine yemin ederim ki, kimsenin oraya girmekten kendini
kurtaramayacağından korktum,” dedi. Tirmizi,Cennet 21, Ebu Davut,Sünnet,25;
Nesai,Eyman,3; Tac Ter. 5/ 786-87.
Yüce Allah
(cc) bizleri cehennemden ve azabından uzak eylesin. Dünyada iken cenneti
kazanacak amelleri yapmayı, cehenneme götürecek kötü işleri yapmamayı nasip
eylesin. Cennete girenlerden, rızasına nail olanlardan eylesin.
(Amin).
Kemalettin
AKSOY
Bayburt İl
Müftüsü