Tarihi kaynaklar incelendiğinde, Hz. İsa'nın doğum tarihine dair kesin bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Bu konuda, farklı rivayetler olup, Hıristiyan kaynaklarında da farklı tarihler yer almaktadır. Hz. İsa’nın doğum tarihinin yıl olarak milattan önce dört ile altı yıl evvel olduğu, doğum günü olarak da Batı'da bulunan kiliseler 25 Aralık gününü, doğum tarihi olarak kabul edip kutlarlarken, Doğu kiliseleri ise bu tarihi 6 Ocak olarak kabul etmektedir.
Hz. İsa’nın doğum tarihindeki bu ihtilafların sebebini ise, Meydan Larousse’un ‘Noel’ maddesinde şu şekilde açıklanmaktadır: “Milattan önce güneşe tapan putperestler, tanrı saydıkları Güneş’in her gün biraz daha erken kendilerini terk etmesine üzülürlerdi. 25 Aralık’ta günler tekrar uzamaya başlayınca, Güneşin kendileri ile kalmaya razı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı.”
Bu kutlamalar sırasında dans ederler, içki içerler ve ışıklandırma yaparlardı. O günde hindi kesme, domuz başı, kaz kızartması yemeyi ve birbirlerine çeşitli hediyeler vermeyi, gelenek haline getirmişlerdi. Ayrıca; Güneşe tapan ve kurtarıcı tanrılarının kış başlangıcında doğduğuna inanan, diğer putperest milletler de vardı. Bunlar da Julian takvimine göre kış başlangıcı olarak kabul edilen 25 Aralık’ta özel kutlama törenleri yaparlardı.
Yeni Rehber Ansiklopedisi’nde ise konuyla ilgili olarak şunlar anlatılır: “O dönemde, Hz. İsa’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için, ilk Hıristiyanların Hz. İsa’nın doğumu için kutladıkları özel bir gün yoktu. Bu sırada Roma İmparatorluğunun her yerinde Güneşe ve putlara tapılıyordu. Roma İmparatoru Büyük Konstantin, putperest iken miladın 313 senesinde Hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyleri de Hristiyanlığa soktu. Güneş tanrısının doğum günü kabul edilen 25 Aralık’ı yılbaşı kabul etti. Hz. İsa’nın kurtarıcı tanrı olduğuna inanan Hristiyanlar da, Hz. İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu kabul ettiler. Sonunda bu geceyi miladi yılbaşı ve Noel olarak her sene kutlamaya başladılar.”
İşte 25 Aralık–1 Ocak arası bu eğlence günleri ve tatil olarak kabul edilmiştir.
Bütün bu anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere, İmparator Konstantin mağlûp edilemeyen güneş kültüyle, Mitra kültünü Hristiyanlık’la birleştirmiş, böylece onun zamanında Noel ortaya çıkmıştır. İmparator Aurelion’dan itibaren güneş kültü Hıristiyanlık inançlarıyla bir sentez oluşturmuştur. Böylece Noel, Roma Katolikleri tarafından Hristiyanlığa adapte edilmiştir. Aslında yılbaşının Hristiyanlıkla ve Hz. İsa ile hiçbir alakası yoktur. Katolik dünyası sadece 25 Aralık gecesini kiliselerde ayinler yaparak geçirmektedirler. Fakat 31 Aralık’ta yılbaşı geceleri ise kiliselerde ne ayinler yapılmakta ne de o gece bir takdis havası içinde kutlanmaktadır. Papazlar da o akşam onlarca küp kutsanmış şaraplarını içmekte ve içip içip sızmaktadırlar.
O halde burada şunu sormak gerekiyor; Peygamberlerin en fakirlerinden biri olarak yaşadığı Hıristiyanlarca da ifade edilen Hz. İsa ile bu gecenin sefahatinin, israfının ve çılgınlığının ne alakası olabilir? Hz. İsa (hâşâ) çam kesmeyi, içki içmeyi, domuz yemeyi, kumar oynamayı veya fuhuş yapmayı mı emretti? Elbette ki, hayır. Asla böyle bir durumu benimsemez, kabul edilemez bir durumdur bu…
Türkiye’de ise Hıristiyan nüfusun çok az olması nedeniyle daha yakın zamana kadar çok fazla itibar görmeyen yılbaşı kutlamaları popülaritesini televizyon ile kazandı. Bu günlerde de internet ile devam ettiriyor. Özellikle kendilerine sosyete denilen bir kesim, film endüstrisi, popüler edebiyat, medya ve televizyonun oluşturduğu bu şaşalı havaya uyarak ihdas edilen yılbaşı haftasını 25 Aralık'ta kutlamaya başlamaktadırlar. Nefsine hoş gelen her şeyin peşinden koşmaya alışmış olan şuursuz veya kendilerini şuurlu zannettikleri halde nefislerinin esaretinden kurtulamayan gafletteki Müslümanlar ise karnavala dönüştürülmek istenen bu kutlamalara 31 Aralık günü iştirak ediyor. 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece büyük bir kitle tarafından kutlanmaktadır. Bu nedenle yeni yılın ilk günü, 1 Ocak tüm Türkiye de resmi tatildir. Hıristiyan olmayan toplumlarda olduğu gibi ülkemizde bu adet ve gelenekler “Yılbaşı Kutlamaları" adı altında yılbaşı gecesi yaygınlaşmıştır.
Nasıl iştirak edildiğini merak edenlere o günlerde yapılan hazırlıklardan örnekler vermemiz yeterli olacağı kanaatindeyim. Hıristiyan Batı dünyasında olduğu gibi ülkemizde de Aralık’ın son günleri yaklaştıkça mağazaların vitrinleri süslenir, özel hediyelik yılbaşı sepetleri hazırlanır, bu arada işyerlerinin sunduğu çeşitli eşantiyonlar, takvimler, hediyelikler vb. piyasayı hareketlendirir. Çam ağacı satanlar, yılbaşına has hindi sürüleri ortaya çıkar. Kurban Bayramında fakirim diye Kurban kesmeyenlerden, Yılbaşı kutlaması uğrunda Hindi satın alıp kestiğine dahi şahit olmuşuzdur.
31 Aralık'ta doruk noktasına ulaşan hazırlıklar resmî ve özel televizyon kanallarının sunduğu ucube programlarda şehvet ve arzularının esirleri olan insanlarda hayâ duygusunun nasılda yok olduğunu görebilmek mümkündür. Kendilerince sanat icra eden insanların durumu böyleyken, peki onları izleyenler ne haldedir?
İşte kendini bu çarkın içerisine bırakmış insanımızda o akşam için hazırladığı kuruyemiş, meyve ve en önemlisi belki sene içerisinde hiç aklına gelmediği halde o gün satın aldığı hindi ve yaş pastasıyla kendilerince masumane hazırlıklar yaparlar. Kimiler bu hazırlıklara çam ağacını da ekler. Taze çam ağaçları bu uğurda kesilip yok edilir.
Ayrıca içki müptelası olmuş kimseler için 31 Aralık tarihi eşi bulunmaz bir gecedir. Çünkü yılbaşı geceleri içki satışının ve kullanımının had safhaya yükseldiği bir gecedir. Sabaha kadar devam eden televizyon yayınları ve eğlenceler günün ilk ışıkları ile yerini derin bir sessizlik ve yorgunluğa bırakır ve Türkiye’de yeni yıl yani 1 Ocak, öğleden sonra başlar.
Efendimiz (s.a.v.): “Kim bir kavme benzerse, o onlardandır” (Ebû Davud, H. no: 4031) buyurarak davranışlarımızda, hal ve hareketlerimizde, Yahudi ve Hıristiyanlara, müşriklere benzememizi yasaklamıştır. Kaldı ki; Yılbaşı ve Noel eğlenceleri Hıristiyanlık geleneğinden bile gelmemekte, Romalıların güneş tanrısına taptıkları putperestlik döneminden kalma bir gelenektir. Müşrik bir toplumdan kalan bu geleneğe mâsumâne de olsa bir nebze uymak imanlarımıza ne kadar zarar verebileceğini vicdanlarımıza havale ederek sormak lazım. Zira İbn-i Ömer (r.a.) teşebbüh hakkında şöyle buyururlar: “Bir kimse müşriklerin arzına ev bina edip, onların bayramlarına katılmak sûretiyle onlara benzerse, o kimse kıyâmet günü onlarla berâber haşrolunur.” (Feyzü’l-Kadir, 104)
Hıristiyanlar, Hz. İsa (as) ın Çarmıha Gerildiğine İnanır.
Hıristiyan kaynaklarına göre Hz. İsa, yahûdilerin şikâyeti üzerine, Romalılar tarafından çarmıha gerilmiş ve haçta insanların günahı için ölmüştür. Gömülmesinden üç gün sonra kıyam etmiş, havârilerine görünmüş, onlarla yemek yemiş ve sonunda göğe yükselerek Allah’ın yanına çıkmış, O’nun sağına yerleşmiştir. Kıyametten önce dünyaya gelecek, dünyayı sulh ve adâletle dolduracak, kendisine inanmayanlardan öç alacak ve saltanatı ebedî olarak sürecektir (Korintoslulara 1. Mektup, 15/22 vd
Hıristiyanların, Hz. İsa nın yılbaşı gecesinde geleceğine dair bir inançları yoktur. Onlar Hz. İsa nın çarmıha gerildiğini ve öldüğüne inanırlar. İnsanları günahlardan kurtarmak için, Tanrı oğlu İsa’yı öldürdü . ( Tanrı üçtür. Üç Tanrı birdir) derler. Onların bu çelişkisi ve Tanrı saçmalığı İncillerdeki tahrifattan ileri gelmektedir. Hıristiyanların yılbaşı eğlenceleri, Noel Baba dedikleri hayali varlık içindir. Noel ve Yılbaşı birbirinden farklı şeylerdir.
Maalesef ülkemizde bu inanca sahip bilinçsiz Müslümanlar da yok değildir.
Kur’an¬ ı Kerimin Nisa suresinin 157. Ve 158. Ayeti kerimelerde, İsa (as) ın öldürülmediği, çarmıha gerilmediği, çarmıha gerilen ve öldürülen kişinin başka birisi olduğu, İsa (as) ın göğe kaldırıldığı bildirilmektedir. Şöyle buyurulmaktadır:
“Ve “Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri yüzünden (onları lanetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta zanna uymak dışında hiçbir sağlam bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler.” (Nisa. Su. 157.)
“Bilakis Allah onu (İsa’yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir”. ( Nisa su. 158.)
Al-i¬ İmran suresinde bu konuda şu bilgiler bulunmaktadır: “ Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Nisa su.54)
“Hani Allah şöyle buyurmuştu.“Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” (Nisa su. 55.)
“Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır”. Meryem su. 33.
Hz. İsa (as), Hz. Mehdi ve Deccal zamanında gökten inecektir. (Mektubat-ı Rabbani. C.2.m.67)
Hz. İsa (as) in yeryüzüne ineceği hakkında Hadis i Şeriflerden bazıları şöyle dir :
“ Ruhum yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryem’in oğlu İsa, adil bir hakem olarak aranıza inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, İslam’dan başka şeyi kabul etmeyecektir.” Buhari.Buyu.102., Müslim.İman.242; Ebu Davut.Melahim.14 ; Tirmizi, Fiten 54.
“Vallahi Meryem’in oğlu adil bir hakem olarak inecek, haçı parçalayacak, domuzu öldürecek, kin, nefret ve haset ortadan kalkacaktır.” Müslim.
“İsa inecek, İslamiyet yolunda savaşacaktır. Onun zamanında Allah ü Teala, Müslümanlardan başka herkesi helak edecektir. Deccal da helak olacaktır. İsa, kırk yıl yeryüzünde yaşayacak, sonra ölecektir. Cenazesini Müslümanlar kaldıracaktır.” Ebu Davut.
“İsa benim yanıma gömülecektir.” Tirmizi.
Yukarıdaki Hadisi Şeriflerde geçen, Domuzu öldürecek, domuz eti yemeyi yasaklayacak demektir. Haçı kıracak, yani Hıristiyanlığı kaldıracaktır.
Diğer Hadis-i Şeriflerde de şu bilgilere yer verilmektedir:
“Hz. İsa, Şam’daki beyaz minareye inecektir”. Ebu Davut. Melahim.14 ; İbn i Mace. Fiten.33.
“İsa (as) inmeden kıyamet kopmaz”. Buhari. Mezalim.31. İbn i Mace. Fiten.33.
“İsa (as) yeryüzüne indikten sonra kırk yıl kalır.” Kenzul Ummal.14.336.
“Deccal, İsa (as) i görünce tuzun suda eridiği gibi erimeğe başlar”. Müslim. K.52.b.bab 9.Hadis 34
“Hz. İsa, Deccal’ı Ludd kapısında öldürecektir”. Tirmizi. Fiten.62.
“Benim ömrüm uzarsa Meryem oğlu İsa’ya ulaşacağım. Eğer ecelim acele gelirse sizden ona ulaşan selamımı söylesin”. Ahmet b. Hanbel. Musned. II/ 298-299.
Derleyen : Kemalettin AKSOY
Bayburt İl Müftüsü