30.07.2016

DARBECİ ZİHNİYETİN HESAP ETMEDİKLERİ

Yüce Allah kainatı insan için yarattı ve onu başıboş bırakmadı[1] ve insana da bazı sorumluluklar yükledi “Ben, cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım[2] ayetiyle, kendisini bilmemizi ve tanımamızı istemiş ve O’na kulluk etmeyi hayatımızın amacı olarak ortaya koymuştur. Kulluğun nasıl yapılacağı da Kur’an’da “Dini Allah’a has kılanlar” tanımlaması ile tarif edilmiştir[3]. “De ki: Bana, dini Allah'a halis kılarak O'na kulluk etmem emrolundu”[4]

İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli farklarımızdan biri şüphesiz aklımızı kullanmak ve düşünmektir. Kuran’da akla ve düşünmeye büyük önem verilmiştir[5]. O halde müminler olarak hakikatin peşine düşmeli ve onu aramalıyız. Zihnimizi ve kalbimizi hiç kimsenin ipoteği altında bırakmamalıyız. Unutmamalıyız ki hakikat hiç kimsenin avucunda değildir. Hakikat başkasının bize anlattığı değildir. Mümin, aklının sahibidir ve asla aklını kimseye kiraya vermez.

Dini Alllah’a has kılarak Allah’a kulluk etmeyenler önce kendi inanç dünyalarına DARBE yaptılar. Ardından DARBE’li inanç dünyaları ile yetiştirdikleri militanları ile millete DAERBE yapmaya çalıştılar. Ama bunu yaparken her ne kadar amelde eksiklikleri olsa da karşılarına dini Allah’a has kılan DARBE’siz inanç erlerinin çıkacağını hesap etmediler.

İşte bu inançları DARBE’li varlıklar, dini Allah’a has kılmayanlar, adeta din olarak gurubunu, cemaatini, meşrebini ve mezhebini seçmiş kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edinmiş[6], bu halinden dolayı Yüce Allah’ın saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çekilen kimseler[7] bu milletin fertlerinin Ebussuud Efendinin fetvalarıyla mühür vuran Kanuni Sultan Süleyman Han’ın torunları olduğunu ve reislerinin talimatının “SALA’larla mühürleneceğini hesap etmediler.

İnançları DARBE’li kişiler kendini paraya, mevkiye makama ve şeytana satanlar “Allah, karşılık olarak cenneti verip müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır”[8]. Ayetini düstur edinen ve  kendilerini Rahmana satanları hesap etmediler. 

İnançları DARBE’li hainler yıllardır kendilerini kamufle etmek adına uzak durdukları, emirlerini hiçe saydıkları Yüce Allah’ın emirlerine sadık, yalnız O’na kulluk eden, dini O’na has kılan ve ahirete samimiyetle inananlar, “zerre kadar iyiliğin ve kötülüğün”[9] hesabının  “İste o gün ağızlarını mühürleriz, Bizimle elleri konuşur, ayakları da yaptıklarına şahitlik eder.” [10]ayeti ile ifadesini bulan bir günde görüleceğine inanan DARBE’siz dava erlerini hesap etmediler

Bu darbesiz inanç erlerinin değerlerini yüce dinimizin şehitlik, gazilik, vatan sevgisi vb kavramlarından aldıklarını hesap edemediler.

İstanbul’da tankları yürütmeye çalışan inançları DARBE’li kişiler, Eyüp semtine servis çekerken Eyüp, Eyüp diye bağıran minibüs şoförünün ensesine tokat atarak Eyüp senin asker arkadaşın mı Eyüp Sultan Hazretleri diyeceksin diyen aldığı alkolden dolayı ayakta zor duran insanları da hesap edemediler.

Bu DARBE’li gönüller genlerin nesilden nesile devam ettiğini, “Nene Hatun”ların, “Seyit onbaşı”ların genlerinin, kamyonla Taksim'e çıkan “Şerife Boz” ve “Gülseher Yüksel”; Atatürk Havalimanı'nda tankın önüne yatan “Metin Doğan”, on dakikada zırhlı personel taşıyıcıları (ZPT) kullanan “Mustafa Özbey”, Boğaziçi Köprüsü'nü tanklarla kesen askerlerin karşısına çıkan “Safiye Bayat”, olayı duyunca eline baltasını alıp römorkla Bayburt meydanına inen “Hesna Kadın” ve ülkemizin dört bir yanında çocuklarıyla beraber sokağa inip hazır kıta bekleyen milyonlarla devam ettiğini hesap edemediler.

İnançları DARBE’li hainler, dini devlet, mülkü millet muhafazası için nöbet tutan “Asaker-i Mansure-i Muhammediye”nin kahraman askerinin “Muhammedi” ümmetin fertlerine karşı saflarını sıklaştıracağını “Allah’a isyan olan yerde kul’a itaat olmaz” Peygamberi düsturdan hareket edip şahadeti göze alarak namlusunu hain generale! çeviren Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir’ in bağlılığını hesap edemediler.

DARBE’li inanç dünyalarında yetiştirdikleri elinde silahı, altında tankı ve savaş uçakları olan korkakların karşısına “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz”[11] ayetini “Kanım aksa da zafer İslam’ındır” cümleleriyle sloganlaştıran gönül erlerinin mermiye ve tanka vücudunu siper edebileceğini   hesap edemediler.

 

Bu DARBE’li zihniyet, “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır”[12]. Ayetine samimiyetle iman eden DARBE’siz inanç sahiplerinin kadınıyla erkeği ile değişik semtlerden koşarak “15 Temmuz Şehitler Köprüsü”nde tanışıp saflarını sıklaştıracaklarını hesap etmediler.

DARBE’ci zihniyetin çeşitli entrikalarla aralarına yıllarca nifak tohumları ekmeye çalıştıkları Türk'ü, Kürd'ü,  Arab’ı, Laz'ı, Çerkez'i hep beraber, dünyevi ayrılıkları bir tarafa bırakarak biz, Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde hep beraber tek milletiz deyip “Müminler ancak kardeştirler”[13]. İlahi emriyle hareket edeceklerini hesap edemediler.

“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz. Bilakis onlar diridirler, lakin siz anlayamazsınız.”[14] Ayetini anlamayan DARBE’li gönüller, karşılarında ayette ifade edilen “dirilmek” için ölüme koşarak gidebilecek milyonları hesap etmediler.

Lider diye sorgulamadan peşine sürüklendikleri DARBE’li fikirlerin karşısında Bedir savaşında ordunun konaklayacağı yerin Yüce Allah’ın emri değilse savaş stratejisi açısından uygun olmadığını ve değiştirilmesinin daha doğru olacağını ifade eden Hubab b. Münzir’in izinden giden yiğitlerin her ilde stratejilerini akıllarını kiraya vermeden kendilerinin gerçekleştirebileceğini hesap etmediler.

“Az sadaka çok belayı def eder.” Düsturuyla hareket eden ve bu milletin az sadakası olan Suriyeli ve mazlum İslam coğrafyasının fertlerinin çok bela olan DARBE’ci zihniyeti def edeceğini hesap edemediler.

Bu DARBE’li zihniyet, Kabe’de Türkiye için dua eden bir Arap kardeşimizin “sen Türkiyeli değilsin neden Türkiye'ye dua ediyorsun” diye? Sorusuna verdiği cevap olan “ben kendi ülkeme dua edersem sadece kendi ülkeme etmiş olurum ama Türkiye için dua edersem bütün İslam alemi için dua etmiş olurum. Çünkü Türkiye İslam’ın sancaktarlığını yapıyor” cümlelerindeki ilahi yardımı hesap edemediler.

Bu DARBE’lenmiş gönüller, milletin değerlerinden o kadar uzaktılar ki İstiklal marşından bile haberleri yoktu. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak dizeleriyle büyüyen bir neslin tanktan, silahtan, uçaktan korkmayacağını;

 

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.

 

                Dizelerinde ifade edilen, DARBE’ci alçakların tankına, tüfeğine karşı gövdesini siper eden, arkadaşların, dostların, kardeşlerin bu alçaklara fırsat vermeyeceğini;

 

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

 “Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?

 

                Dizelerinde ifade edilen zırhlı duvarlara karşı imanını ortaya koyarak millete kurşun sıkan tek dişi kalmış canavarlara gereken dersi vereceğini, bu alçakça girişime karşı milletimizin hukukunu korumak için dini ve milli görevini büyük bir cesaretle yapacağını;

 

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı

Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı

Verme dünyaları aslanda bu cennet vatanı.

 

                Diyerek vatan, millet, memleket, bayrak, ezan ve mukaddes değerler için kanlarını akıtan, canlarını veren, evladım bağımsız bir vatanda özgürce inancını yaşasın diyerek bu vatanı, güzelim memleketimizi kendilerine emanet eden, vatanın üstünü tanıdığı gibi altını da iyi tanıyan kefensiz yatanlara layık torunların, bu cennet vatanı bir avuç hain DARBEciye vermeyeceklerini;

 

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

 

                Şuuruyla hareket edip, şehadet ve vatan kavramlarının ne demek olduğunu dosta düşmana gösteren kahraman vatan evlatlarını hesap edemediler.

 

En önemlisi bu zihni DARBE’lenmiş hainler kendilerine ve şeytanlarıyla beraber kurdukları tuzaklara çok güvendiler “Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır”.[15]. ayetiyle ifade edilen kurdukları tuzaklara karşı bir tuzak kurulacağını hesaba katmadılar.

“Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz”[16]

                                                                                                 Musa SAYGILI

                                                                                               Bayburt İl Müftülüğü

                                                                                               Din Hizmetleri Uzmanı

 

 

 

[1] Kıyame,75/36.

[2] Zariyat, 51/56

[3] Araf, 7/29; Yunus, 10/22; Ankebut, 29/65; Lokman, 31/32;  Gafir, 40/14, 65; Beyyine, 98/5

[4] Zümer, 39/11

[5] Müminun, 23/80 Ayrıca bkz. Bakara, 2/ 44,167; Ali İmran, 3/65,118; En’am, 6/32, 36-37;  Yunus, 10/16; Hud, 11/51; Yusuf, 12/109; Ra’d, 13/4; Nahl, 16/12,67; Enbiya, 21/10,67; Nur, 24/61; Furkan, 25/44; Kasas, 28/60; Rum, 30/24;

[6] Furkan, 25/43

[7] Casiye, 45/23

[8] Tevbe 11

[9] Zilzal, 99/7-8

[10] Yasin, 36/65

[11] Ali İmran, 3/139

[12] Hucurat, 13

[13] Hucurat, 10

[14] Bakara, 154

[15] Al-i İmran, 54; Ayrıva bkz. Enfal, 30

[16] Ali İmran, 3/139