Yüce Allah’ı zikretmek konusunda Kur’an-ı
Kerimde 45 civarında ayet-i kerime bulunmaktadır. Allah’ı zikretmek, inanan
kalbin gıdası, derdinin şifası ve kurtuluş vesilesidir. Zikir, Mümin kalplerin
neşesi, ıstıraplı gönüllerin huzur kaynağıdır.(A’raf,180) Zikir, manevi huzura
açılan kapının anahtarıdır. (Ra’d,28). Kur’an’da Sadece insanların değil
kâinatta bulunan bütün varlıkların da Allah (cc) i hamd ile tesbih ettiği
bildirilmektedir. Bu ayetlerden bir kısmını yazımızın başında sizlerle paylaşmak
istiyorum:
1.“Yedi kat gök ve yer ve bunların içinde
bulunanlar, Allah’ı tesbih eder. Allah’ı hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık
yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız.” İsra su. 44.
2."Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı
tesbih etmektedir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” Hadid su.
57/ 1.
3.“O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve
secde edenlerden ol.” Hicir su.15/98.
4.
“(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde
isminin okunmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu tesbih ederler.” Nur su. 24/36
5.“O halde akşama girdiğiniz zaman da, sabah
kalktığınız zaman da Allah'ı tesbih edin, (daima O, tesbih edilir)…Gündüzün
sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde de O’nu tespih edin.” Rum su.30/ 17. 18.
6.“Biz, dağları onun emrine vermiştik.
Akşam-sabah onunla birlikte tespih ederlerdi. Kuşları da toplu olarak onun
emrine vermiştik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi.” Sa’d su. 38/19.
7.“Meleklerin de arşın etrafını kuşatarak,
Rablerine hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Artık halk arasında hak ile
hüküm icra edilip "âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun" denilmektedir.” Zümer su.
39/75.
8.
“Arşı taşıyanlar ve onun etrafındakiler, Rablerinin hamdıyla tesbih ederler ve
O'na inanırlar. İman etmişler için de şöyle bağışlanma dilerler: "Ey Rabbimiz!
Rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O, tevbe edip senin yoluna uyanları
bağışla, onları cehennem azabından koru."
Mü’min su. 40/ 7.
9.“Eğer onlar büyüklük taslarlarsa bilsinler
ki, Rabbinin yanındaki melekler gece gündüz O'nu tesbih ederler ve hiç
usanmazlar.” Fussilet su. 41/ 38.
10. “Ey Muhammed! Onların söylediklerine
karşı sabret. Güneşin doğuşundan önce (sabah namazını) ve batışından önce de
(öğle ve ikindi namazlarını kılarak) Rabbini Hamd ile tesbih et.”
Kaf. su.39.
11.“Geceleyin (akşam ve yatsı namazlarını
kılarak), namazlardan sonra da (vitir ve nafile kılarak) O'nu tesbih et. “ Kaf su. 50/40
12.“ Gecenin bir bölümünde de O'na secde et
(akşam ve yatsı namazlarını kıl). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd
namazı kıl).” İnsan su. 76/26.
Namazdan sonra yapılan tesbihatlar, Peygamber Efendimiz (sav) in
hadisleriyle sabittir.
1-“ Bir gün başta Ebu Zer (ra) olmak üzere
Muhacirlerin fakirleri Peygamberimize gelerek şöyle dediler:
“Ya Resulallah! Varlık sahibi
zenginler, cennetin yüksek derecelerini ve daimî nimetlerini alıp gittiler.
Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ancak onlar hac ve
umre yapıyor, sadaka (zekât) veriyorlar, biz veremiyoruz, onlar köle azâd
ediyor, biz edemiyoruz.”
Peygamberimiz (sav) onlara şu müjdeyi verdi:
-“Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi
geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden
daha faziletli olamaz; meğerki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. “Her
namazdan sonra otuz üç kere “Sübhânallah”, otuz üç kere “Elhamdülillah”, otuz üç
kere “Allahu ekber” derseniz tamamı doksan dokuz eder; yüzün tamamında da “Lâ
ilâhe illallâh vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l- mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ
külli şey’in kadîr” derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa
bağışlanır.”Müslim, Mesacid
146. Buhari, Ezân, 155; Tirmizi, Salât,
302; Nesâî, Sehv, 91.
Fakirler: “Zenginler de bizim gibi tespih çekip, yine
bizi geçiyorlar” dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki: “Bu,
Allah ü Teâlâ’nın fazlıdır, dilediği kimselere verir.”Ebu
Davut.
2- Abdullah bin Amr ise, “Resulullah’ın (sav) tesbihi, sağ elinin
boğumlarıyla saydığını gördüm.”
Tirmizî, Daavât: 24.Ebu Davut,1,230.
İbn Hibban,2334; Beyhaki,II,253.
Hakim,ı,547.
3-Hz. Ebû Bekir Sıddîk'in âzadlısı Yüseyre
(ra) anlatıyor: "Resulullah (sav) bize
dedi ki: "Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir çekmenizi tavsiye ederim. Bunları
parmaklarla sayın. Zira parmaklar (Kıyamet günü nerelerde kullanıldıklarından)
suale maruz kalacaklar ve konuşturulacaklardır." Tirmizî, Daavât 131; Ebû Dâvud, Salât
359.
4-Peygamber (sav) Efendimiz : “Yeryüzünde Allah, Allah diyen kul
bulunduğu sürece kıyamet kopmaz.” Buyurmuştur. (İbn Mâce, Edeb, 53; Tırmizi,
Deavât,6)
5- “Parmak uçları ile sayarak tespihe ve
tehlile devam edin. Kıyamette her âzadan suâl edilir ve parmaklar için “tesbihte
kullandı” derler. Gafil olan rahmetten uzak kalır.” [Hâkim]
“Tekbiri, tahmidi, tesbihi ve tehlili
sebebiyle Müslüman olarak yaşlanandan daha iyisi yoktur.”
Ahmed b. Hanbel.
6-Kur’an-ı kerimde, “Bâkıyat-üs-sâlihât” (sürekli kalan iyi
işler) geçmektedir. Resulullah (sav) Efendimiz buyurdu ki:
“Bâkıyat-üs-sâlihâtı, çok söyleyin. Bunlar;
tesbih, tehlil, tahmid, tekbir ve temciddir.”
Taberani.
“
Namazdaki kusurlar, çekilen Tesbih ile örtülür, ”
İmam-i Rabbani.
7-Yüseyre (ra)’dan rivâyet edilmiştir.
Yüseyre hicret eden kadınlardan idi dedi ki: “Resûlullah (sav) bize şöyle buyurdu: “Ey Kadınlar! Tesbih (sübhanellah), tehlil (la
ilahe illellah),
(subhane’l-meliki’l- kuddüs) veya sübbuhun kuddusün Rabbu’l-melaiketi
ve’r-ruh demeyi elden bırakmayınız ve parmaklarınızla tesbihinizi çekiniz. Çünkü
onlar da (parmaklarınız) sorguya çekilecekler ve
konuşturulacaklardır. Gaflete düşmeyin sonra rahmeti unutursunuz.” Ebû Dâvûd, Salât: 27; Tirmizi, Daavât: 121,
(3583.
8-Hz. Safiye (ra) dan şöyle dediğini rivayet
etmişlerdir: “Resulullah (sav) Efendimiz
yanıma girdi; önümde tesbih etmekte olduğum dört bin adet hurma çekirdeği vardı.
O, “Nedir bunlar, Ey Huyey’in kızı? Diye sordu. Ben: “ Onlarla tesbih çekiyorum”
dedim. O,
“Senin başında dikildiğimden beri bunlardan
daha çok tesbih ettim” buyurdu. Ben:
“Ey Allah’ın Resulu! Onları bana da öğret!” dedim. Peygamber (sav)
Efendimiz şöyle buyurdular:
“Subhanellahı adede ma haleke min şeyin” “ Allah’ı yarattığı şeyler adedince tesbih
ederim” buyurdu. Tirmizi, 3563; Hakim,1/547;
Taberani.
9-Ebu Davut, Tirmizi, Nesai, İbn Mace, İbn
Hibban ve Hakim, Sa’d b. Ebi Vakkas (ra)
dan rivayetle: “ Sa’d ve Nebi (sav) bir
kadının yanına girmişler, kadının önünde hurma çekirdekleri veya küçük taşlar
vardı. Onlarla tespih ediyordu. Bunun üzerine Peygamber (sav): “ Bundan daha
efdal olanı sana haber vereyim mi? “ buyurdu…” Ebu Davut, (1500), Tirmizi, (3577), İbn
Hibban, (837), Hakim (1,548).
10-Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre,
şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v),
tesbihi parmaklarıyla çekerdi.”
(Tirmizi, Daavât: 72,
(3486); Nesâî, Sehv: 17; İbn Mâce, İkamet-üs Salât: 27)
11-“Allah'u Teâlâ yanında derecesi yüksek
olanlar, Allah'u Teâlâ Hazretlerini çok zikreden kadın ve erkeklerdir.” (
Sahîh-i Müslim, Cild 8, Hadîs No: 4 (2676), s. 163; Sûre-i Ahzab, Ayet 35.)
12- Ebû Ümâme (ra) anlatıyor: Resulullah
(sav) buyurdular ki: “Kim yatağına temiz
(abdestli) olarak girer ve uyku bastırıncaya kadar Allah'ı zikrederse gecenin
herhangi bir saatinde uyanıp da Allah'tan dünya veya âhiret hayırlarından bir
şey isterse Allah Teâlâ, istediğini mutlaka ona verir.” Tirmizî, Daavât 100,
(3525).
13-Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Resûlullah
(sav) buyurdular ki: "Kim bir yere
oturur ve orada Allah'ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise Allah'tan ona
bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah'ı zikretmezse, ona
Allah'tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah'ı
zikretmezse, Allah'tan ona bir noksanlık vardır." Ebû Dâvud, Edeb 31,
(4856), 107, (5059); Tirmizî, Daavât 8, (3377); Hadisin metni Ebû Dâvud'a
aittir.
14-Sa’d’ın kölesi Hâkim ibn Deylemi’ den, “ Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) nın, “Taşlarla
tesbih ettiği” ni rivayet etmiştir.” İbn Sa’d, Tabakat, (III, 76).
15-Cabir (ra), Fatima binti Hüseyn b. Ali
(ra) dan rivayet ederek şöyle demiştir. “O (Fatıma), düğüm atılmış bir ip ile
tesbih ederdi.” İbn Sa’d,
Tabakat, (VIII, 468).
16-Nuaym b. Muhriz, İbn Ebi Hureyre (ra)den,
O, dedesi Ebu Hüreyre’den şöyle rivayet etmiştir: “Ebu Hureyre’nin iki bin düğümlü bir ipi
vardı; onunla tesbih çektikçe uyumazdı.” Hilyetü’l-Evliya, 1,468. (Seyyid Ali
Hoşafçı).
17- “Ebu’d-Derda (ra) nın bir kese içinde Acve
hurması çekirdeklerinden hurma çekirdekleri vardı. Sabah namazını kılınca onları
birer birer çıkarır, onlarla tesbih ederdi.” Ahmet b. Hanbel,
Zühd,175.
18-“Bana, Tufave’den bir şeyh şöyle söyledi:
“Medine’de Ebu Hureyre (ra) ya misafir
oldum. Ben, misafir yüzünden ondan daha çok ve daha kuvvetli kol ve ayak sıvayan
(misafire hizmet eden) bir adam görmedim. (O adam şöyle dedi): “Bir gün onun
huzurundayken, o, sedirin üstündeydi. Beraberinde, içinde taşların yahut hurma
çekirdeklerinin bulunduğu bir kese vardı. Aşağı tarafında da siyah bir cariye
vardı. O, bu taşlarla tesbih çekiyordu.
Tesbih çekmeyi bitirince keseyi cariyeye attı. O da onları toplayıp
keseye koydu ve Ebu Hureyre’ye geri verdi…”
Ebu Davut, Es-Sünen (2174).
19-“Ey âdemoğlu! Ben kulumun zannında,
kendimleyim. Halbuki Beni andığı an onunlayım. Beni tek başına zikrederse, onu
Zatımda Rahmetimle anarım. Beni bir toplulukta anarsa, Ben de onu daha hayırlı
bir toplulukta anarım. Ey Âdemoğlu! Beni ancak Benden başkasını unutan zikreder.
Başkasını unutarak Beni zikret ki, aradaki perdeyi açarak seni anayım. Beni
dilinle an ki, seni rızamla anayım. Beni kalbinle an ki, seni Bana kavuşturarak
anayım, Beni küçülerek an ki, seni üstün kılarak anayım. Beni bollukta an ki,
seni darlıkta anayım. Beni mücadele ile an ki, seni müşahede ile anayım. Beni
kulca an ki, seni Rab'ca anayım. Beni fena ile an ki, seni Beka ile anayım. Ey
âdemoğlu! Beni unutuyor ve başkasını hatırlıyorsun hep. Beni zikreden hayırlı
bir dille ikram olunmuşken kalbin başkasıyla meşgul. Eğer Beni bilseydin benden
başkasını anmazdın. Ey âdemoğlu! Beni zikretmekle şükretmiş, Beni unutmakla
küfretmiş olursun. Ey âdemoğlu! Zikrimle nimet bul ve Benimle ferahla. Ey
âdemoğlu! Kulumda benim zikrim galip durumda olunca; o Bana, Ben de ona âşık
olurum. Ey âdemoğlu Kim benim zikrimle meşgul olursa, ona Benden isteyenlere
verdiğimden daha üstününü veririm.”
20-“Ben kulumun Beni zikrettiği gibiyim.
Kulum Beni zikrederse onunla beraber olurum. Kulum Beni içinden ve gizlice
zikrederse Ben de onu içimden ve gizlice zikrederim. Kulum Beni halk ve topluluk
içinde zikrederse Ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde zikrederim. Kulum
Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana bir kulaç
yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse Ben ona
koşarak giderim”. Buhari, Tevhid,
15; Müslim, Tevbe, 1.
Allah’ın Mescitlerinde toplanıp Allah’ın
ismini zikretmek isteyen Müslümanlara mani olmamak lazımdır. Bunu
engelleyenlerin zalim olacağını Yüce Allah Bakara suresinde
bildirmektedir.
“Allah’ın mescitlerinde O’nun adının
anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışanlardan daha zalim kim
olabilir?..” Bakara su. 114.
Tesbih çekme âdetinin, Peygamberimiz (sav) zamanına kadar dayandığı
söylenebilir. Rivayetlerden sahabe arasında bugünkü manasıyla olmasa bile
tesbihi çağrıştıran uygulamaların yapıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim ashaptan
birçoğu zeytin ve hurma çekirdeği, ufak taşlar gibi maksada yardım eden şeyleri
ceplerine, keselerine doldurup tesbih sayısını tespitte kullanmışlar, Peygamber
(sav) Efendimiz de bunları görmüş ve menetmemiştir.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz:
Peygamber (sav) Efendimiz; “Tesbihlerin,
yapacakları şahitlik sebebiyle parmakla çekilmesini tavsiye buyurmuşlar ancak
çeşitli zamanlarda sahabeden farklı şekillerde tesbih çekenlere herhangi bir şey
söylememişlerdir. Buradan hareketle tesbihatı elle çekmek en faziletli
olanıdır.” Bunun yanında tespih sayılarının çok olması veya tespihlerin
karıştırılması durumunda tesbih veya dijital tespihlerin kullanılmasında bir
sakınca yoktur. Asıl maksat Allah’ı (cc) zikretmektir. Rabbim bizleri en güzel
şekilde kendini zikredenlerden eylesin.
Derleyen: Kemalettin
AKSOY
Bayburt İl Müftüsü