1989 yılından beri ülkemizde 14 – 20 Nisan
tarihleri arası “KUTLU DOĞUM HAFTASI” olarak kutlanılmaktadır. Diyanet
İşleri Başkanlığımız tarafından bu seneki Kutlu Doğum Haftası’nın teması “
Hz. Peygamber Din ve Samimiyet” olarak belirlenmiştir. Bu hafta boyunca
Camilerimizde vaaz ve hutbelerde, konferans ve panellerde hep bu konu
işlenecektir. Benim de yazım bu konuda olacaktır.
Tenim ed-Dari (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber
(sav) Efendimiz: “ Din nasihattir (samimiyettir, sadakattir), buyurdu.
Bunun üzerine sahabeler: “Kime karşı samimiyettir?” deyince, Peygamber
(sav) “Allah’a karşı, Kitabı’na karşı, Resulü’ne karşı, Müslümanların
idarecilerine karşı ve bütün Müslümanlara karşı samimi olmaktır” buyurdu.
Müslim, İman,95. Ebu Davut, Edep,59; Tirmizi, Birr,17.
“O diridir. O’ndan başka hiçbir ilah
yoktur. O halde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak) O’na ibadet edin.
Hamd, âlemlerin Rabbine aittir.” Mü’min su.40/ 65.
Din samimiyettir. İçten ve gönülden bağlılıktır. İhlâs
ve samimiyet; Çıkar ve şöhret amacı güdülmeden, içten, riyasız, samimi, severek
ve bağlanarak, yapılan ibadet ve işlerde gösterişe yer vermemek, ibadet ve
itaatte riyadan uzaklaşmak hali, sırf Allah rızasını düşünerek, ona göre hareket
etmektir. Kalbin huzuru ihlâstadır. İhlâslı ve samimi kişi, yaptığı işler için
Yüce Allah’tan başka şahit arama ihtiyacında değildir. Zihnini, halkın düşünme
ve değerlendirme ölçülerine ayarlama derdinden/ağırlığından kurtulmuştur. Öyle
bir düşüncesi yoktur. Bu ayette belirtildiği gibi:
“De ki: “ Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım
ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” En’am su. 6/
162.
İhlâslı insanlar bencillik, kıskançlık, kin ve haset
gibi insanı manen yiyip bitiren hastalıklardan kurtulmuş kişilerdir.
Müslümanların işlediği hayırlı işlerin ve amellerin Allah katında kabul görmesi
ihlâsa ve samimiyete bağlıdır. İhlâs olmadan yapılacak ameller dünyaları
doldursa da hiçbir kıymeti yoktur.
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını
kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir.” Bakara
su. 2/ 207.
Bu konuda Peygamber (sav ) Efendimiz şöyle
buyuruyor:
“Allah (cc) ancak samimiyetle ve kendi
rızasını kazanmak için yapılan amelleri kabul eder” Nesai,
Cihad,24.
“Kıyamet gününde dünyada yapılanlar
ortaya konur. Bunların içerisinden kâinatın sahibi ve yaratıcısı Yüce Allah’ın
rızası için yapılan amelleri ayırın” denir. Bu emir üzerine Allah rızası için
yapılanlar bir tarafa ayrılır. Geriye kalanların hepsi cehennem ateşine
atılır.” Beyhaki, Terğib, 1/ 51.
Ebu Hüreyre (ra) dan, Resulullah (sav) Efendimizin
şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “İsrail oğullarından bir zat, “bu
gece Allah rızası için bir sadaka vereceğim”, diyerek evinden çıktı. Sadakayı
bilmeyerek bir hırsıza verdi. Bunu duyan halk sabahleyin:
“Bu gece hırsıza sadaka verildi, böyle bir şey olur
mu?” diyerek dedikodu ettiler. Bunun üzerine hırsıza sadaka veren hayırsever
kişi:
“Allah’ım! Hırsıza sadaka verdiğim için sana
hamdederim. Mutlaka “makbul”, kabul olunan bir sadaka vereceğim”, deyip
ertesi gece yine evinden çıktı. Bu defa da sadakayı bilmeyerek zina eden bir
fahişe kadına verdi. Bunu duyan halk sabahleyin:
“Bu gece de zina eden bir fahişe kadına sadaka
verildi” diyerek dedikodu ettiler. Sadakayı veren hayırsever
kişi:
“Ey Allah’ım! Fahişe bir kadına sadaka verdiğim için
sana hamd ederim, mutlaka “makbul” bir sadaka vereceğim” dedi. Ertesi gece
yine sadaka vermek üzere evinden çıktı. Bu sefer de sadakasını bilmeyerek zengin
birisine verdi. Bunu duyan halk sabahleyin yine:
“Hayret bir şey! Bu gece de zengin birisine sadaka
verildi, olur mu böyle şey, adam servetinin miktarını bilmiyor!” diyerek
dedikodu ettiler. Bunu duyan sadaka sahibi, verdiği sadakaları Allah rızası
için, samimi bir niyetle verdiğinden ve her şeyin Allah’ın iradesi ile olduğunu
bildiği için şöyle dedi:
“Allah’ım! Hırsıza, fahişeye ve zengin kişiye sadaka
verdiğim için sana hamd ederim, bunun da elbette bir hikmeti vardır”. Bu
zata o gece rüyasında şöyle müjde verildi:
“Senin o hırsıza verdiğin o sadaka var ya, umulur ki
hırsızı hırsızlığından vazgeçtirir. Senin o fahişeye verdiğin o sadaka var ya,
umulur ki fahişeyi zina yapmaktan vazgeçtirir, iyi ve namuslu birer insan
olmalarına vesile olur. Senin zengine verdiğin o sadaka var ya, umulur ki,
zengin de senden ibret alır, Allah rızası için o da malından infak eder, sadaka
vermeğe başlar.” Buhari, Müslim, Nesai, et.Terğib 1/ 61.
“O ki, malını arınmak için verir. O, hiç kimseye
karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. Yaptığı iyiliği ancak Yüce Rabbinin rızasını
istediği için yapar. Elbette, yakında kendisi de razı olacaktır.” Leyl
su.18- 21.
Kişinin ihlâsla, samimi bir niyetle, Allah rızası için
yaptığı hiçbir iş/amel boşa gitmez, mutlaka yerine/ Allah’ın rızasına ulaşır. Bu
Hadis-i Şerifte olduğu üzere. Niyeti samimi olan bu hayırsever kişinin verdiği
sadakaların Allah’ın rızasına nail olduğu gibi..
Hz. Ömer’in oğlu Abdullah (ra) dan, Resulullah (sav)
Efendimizin şöyle söylediğini işittim:
“Sizden önceki ümmetlerden üç kişi yolculuğa
çıktılar. Geceyi geçirmek üzere bir mağaraya girince dağdan bir kaya parçası
yuvarlanarak mağaranın ağzını kapattı. Kayayı kaldırmağa güçleri yetmediği için
birbirlerine şöyle dediler: Bizi bu kayadan ancak Allah rızası için yaptığımız
Salih amellerimizi dile getirerek Allah’a yapacağımız dualar
kurtarabilir.”
İçlerinden birincisi şöyle dua etti:
“Ey Allah’ım! Benim çok ihtiyar anne ve babam vardı.
Onları doyurmadan kendi çoluk çocuğumu ve hayvanlarımı doyurmazdım. Bir gün odun
toplamak için uzaklara gitmiştim. Geç vakte kadar da dönemedim. Akşam içecekleri
sütü sağıp onlara getirdiğimde anne ve babam uyumuşlardı. Onların sütlerini
içirmeden önce çoluk çocuğumun ve hayvanlarımın karınlarını doyurmayı hoş
görmedim. Süt çanağı elimde tanyeri ağarıncaya kadar anne ve babamın
uyanmalarını bekledim. Bu müddet içerisinde çocuklarım açlıktan ayaklarımın
dibinde ağlıyorlardı. Anne babam uyandılar ve akşam sütlerini içtiler. Sonra
çocuklarımın ve hayvanlarımın karınlarını doyurdum. Allah’ım! Bunu senin rızan
için yapmışsam bu kayadan bizi kurtar! “ dedi. Bunun üzerine kaya biraz
açıldı. Fakat açılan yerden çıkmak mümkün değildi.
Diğer ikincisi şöyle dua etti:
“Ey Allah’ım! Benim amcamın çok güzel bir kızı vardı.
Onu çok seviyordum. Kendisini bana teslim etmesini istedim, beni reddetti, kabul
etmedi. Kıtlığın hüküm sürdüğü bir yılda bana yardım için başvurdu. Kendisini
bana teslim etmesi şartıyla ona yüz dinar verdim. Teklifimi istemeyerek kabul
etti. Ona yaklaşmaya fırsat bulduğum bir sırada bana:
“Dini nikâh olmadan mührümü bozman sana helal olmaz”
deyince ona yaklaşmadan vazgeçtim ve yanından ayrıldım. Hâlbuki ona sahip olmayı
ve onu herkesten çok seviyordum. Verdiğim altınları da geri almadım. Allah’ım!
Bunu senin rızan için yapmışsam bizi bu kayadan kurtar”. Bunun üzerine
kaya biraz daha açıldı. Ancak açılan yer çıkabilecekleri kadar
değildi.
Üçüncü kişi de şöyle dua etti:
“Allah’ım! Ücretle işçiler tutmuş ve çalıştırmıştım.
Hepsinin ücretlerini ödedim. Ancak birisi ücretini almadan gitti. Ben de onun
ücretini ayırdım ve o ücreti çalıştırdım. Öyle ki bundan birçok mal meydana
geldi çoğaldı. Bir müddet sonra adam bana gelerek;
“Ey Allah’ın kulu ücretimi ver!” deyince,
ona;
“Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve kölelerin
hepsi senin ücretinden üremiş, çoğalmıştır, hepsini al götür” dedim. Bunun
üzerine adam bana:
“Ey Allah’ın kulu! Benimle alay etmiyorsun ya? “
dedi. Ben de ;
“Hayır, alay etmiyorum, onların hepsi sana aittir”
deyince, malların hepsini alıp götürdü. Onlardan geriye hiçbir şey
bırakmadı”.
“Ey Allah’ım! Ben bunu senin rızan için yapmışsam,
içinde bulunduğumuz şu beladan bizi kurtar”. Bu duanın üzerine mağaranın
ağzındaki kaya tamamen açıldı. Onlar da mağaradan çıkarak yollarına devam
ettiler.” Buhari, Müslim, Nesai, İbn Hibban. Et.Terğib, 1 / 47.
“Kabul edileceğine gerçekten inanarak ve samimiyetle
Allah’a dua edin. Biliniz ki Allah (cc), ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalp
ile yapılan duaları kabul etmez.” Tirmizi, Deavat,65.
Ebu-d Derda (ra),rivayet edildiğine göre, Resulullah
(sav) Efendimiz şöyle buyurdular: “Bir kimse:” Gece kalkar namaz kılarım”
diyerek yatağına yatsa, şayet gece kalkamayıp sabaha kadar uyusa, amel defterine
niyet ettiği gece namazının sevabı yazılır. Uykusu da kendisine Rabbi tarafından
bir sadaka (ikram) olur.” İbn Mace, Nesai, Terğib,1/62
Müminin niyeti amelinden üstündür. Niyetimiz samimi ve
içten olursa isteğimize ulaşırız.
Hz. Ömer (ra) dan, Resulullah (sav) Efendimizin şöyle
buyurduğunu rivayet etti: “Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği
şey verilir. Niyetine göre ecir ve sevap kazanır veya cezalanır. Kimin hicreti
Allah’a ve Resulüne ise onun hicreti Allah’a ve Resulüne olur. Kim de dünyalık
kazanmak ve bir kadınla evlenmek maksadıyla hicret ediyorsa onun da yapmış
olduğu hicreti, hicret ettiği şeylere olur.” (Dünya malına kavuşur, istediği
kadınla evlenir, fakat Allah’ın rızasından mahrum kalır) Buhari, Müslim, Ebu
Davut, Tirmizi, Nesai. Et- Terğib, 1/ 53-54.
“Küçük bir tebessüm, içten bir
selam,
Dosta hatır soran, bir iki kelam,
Kısaca diyor ki, insana İslam;
İhlâsla yaptığın, her şey ibadet…”
Cengiz NUMANOĞLU
Yaptığımız ibadetlerin ve bütün işlerin Allah’ın
rızasına uygun olması ve şeytanın kapsama alanının dışında kalabilmesi için
bunları ihlâsla ve samimi bir niyet ile yapmalıyız.
“İblis dedi ki: “Rabbim! Beni azdırmana karşılık,
andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim. İçlerinde ihlâsa
erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. Hicr su.
39-40. Bu konuda diğer bir ayet-i kerime de şöyledir:
“(İblis): “Senin şerefine and olsun ki, içlerinden
ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.” Sad
su.(38), 83.
“Allah’ım! Yalnız sana ibadet ederiz. Yalnız senden
yardım dileriz.” Fatiha su.1/ 5.
“Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na
yönel.” Müzzemmil su. 78 / 8.
“Kulların diriltilecekleri o gün beni utandırma! O
gün ki, ne mal fayda verir ne de oğullar! Allah’a arınmış bir kalp ile gelenler
başka.” Şuara su.19 / 88-89.
Allah bizleri, ibadet ve kulluğunu ihlâsla ve samimi bir
şekilde yapanlardan eylesin. Riyadan ve gösterişten uzak kulluk yapabilenlerden
eylesin. Allah’ın rızasına uygun olmayan fiil ve ibadetlerden muhafaza eylesin.
Cümlemizi rızasından ayırmasın.
Kemalettin AKSOY
Bayburt İl Müftüsü