06.04.2014

HZ.PEYGAMBER DİN ve SAMİMİYET

1989 yılından beri ülkemizde 14 – 20 Nisan tarihleri arası “KUTLU DOĞUM HAFTASI” olarak kutlanılmaktadır.  Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından bu seneki Kutlu Doğum Haftası’nın teması “ Hz. Peygamber Din ve Samimiyet” olarak belirlenmiştir. Bu hafta boyunca Camilerimizde vaaz ve hutbelerde, konferans ve panellerde hep bu konu işlenecektir.  Benim de yazım bu konuda olacaktır.

            Tenim ed-Dari (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) Efendimiz: “ Din nasihattir (samimiyettir, sadakattir), buyurdu. Bunun üzerine sahabeler:  “Kime karşı samimiyettir?” deyince,  Peygamber (sav) “Allah’a karşı, Kitabı’na karşı, Resulü’ne karşı, Müslümanların idarecilerine karşı ve bütün Müslümanlara karşı samimi olmaktır” buyurdu.   Müslim, İman,95. Ebu Davut, Edep,59; Tirmizi, Birr,17.
            “O diridir. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak) O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine aittir.”   Mü’min su.40/ 65.
Din samimiyettir. İçten ve gönülden bağlılıktır. İhlâs ve samimiyet; Çıkar ve şöhret amacı güdülmeden, içten, riyasız, samimi, severek ve bağlanarak, yapılan ibadet ve işlerde gösterişe yer vermemek, ibadet ve itaatte riyadan uzaklaşmak hali, sırf Allah rızasını düşünerek, ona göre hareket etmektir. Kalbin huzuru ihlâstadır. İhlâslı ve samimi kişi, yaptığı işler için Yüce Allah’tan başka şahit arama ihtiyacında değildir. Zihnini, halkın düşünme ve değerlendirme ölçülerine ayarlama derdinden/ağırlığından kurtulmuştur. Öyle bir düşüncesi yoktur. Bu ayette belirtildiği gibi:
“De ki: “ Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.”   En’am su. 6/ 162.
İhlâslı insanlar bencillik, kıskançlık, kin ve haset gibi insanı manen yiyip bitiren hastalıklardan kurtulmuş kişilerdir. Müslümanların işlediği hayırlı işlerin ve amellerin Allah katında kabul görmesi ihlâsa ve samimiyete bağlıdır. İhlâs olmadan yapılacak ameller dünyaları doldursa da hiçbir kıymeti yoktur.
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir.” Bakara su. 2/ 207.
Bu konuda Peygamber (sav ) Efendimiz şöyle buyuruyor:
            “Allah (cc) ancak samimiyetle ve kendi rızasını kazanmak için yapılan amelleri kabul eder” Nesai, Cihad,24.
            “Kıyamet gününde dünyada yapılanlar ortaya konur. Bunların içerisinden kâinatın sahibi ve yaratıcısı Yüce Allah’ın rızası için yapılan amelleri ayırın” denir. Bu emir üzerine Allah rızası için yapılanlar bir tarafa ayrılır. Geriye kalanların hepsi cehennem ateşine atılır.”  Beyhaki, Terğib, 1/ 51.
Ebu Hüreyre (ra) dan,  Resulullah (sav) Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “İsrail oğullarından bir zat, “bu gece Allah rızası için bir sadaka vereceğim”, diyerek evinden çıktı. Sadakayı bilmeyerek bir hırsıza verdi. Bunu duyan halk sabahleyin:
“Bu gece hırsıza sadaka verildi, böyle bir şey olur mu?” diyerek dedikodu ettiler. Bunun üzerine hırsıza sadaka veren hayırsever kişi:
“Allah’ım! Hırsıza sadaka verdiğim için sana hamdederim. Mutlaka “makbul”, kabul olunan bir sadaka vereceğim”, deyip ertesi gece yine evinden çıktı. Bu defa da sadakayı bilmeyerek zina eden bir fahişe kadına verdi. Bunu duyan halk sabahleyin:
“Bu gece de zina eden bir fahişe kadına sadaka verildi” diyerek dedikodu ettiler. Sadakayı veren hayırsever kişi:
“Ey Allah’ım! Fahişe bir kadına sadaka verdiğim için sana hamd ederim, mutlaka “makbul” bir sadaka vereceğim” dedi. Ertesi gece yine sadaka vermek üzere evinden çıktı. Bu sefer de sadakasını bilmeyerek zengin birisine verdi. Bunu duyan halk sabahleyin yine:
“Hayret bir şey! Bu gece de zengin birisine sadaka verildi, olur mu böyle şey, adam servetinin miktarını bilmiyor!” diyerek dedikodu ettiler. Bunu duyan sadaka sahibi, verdiği sadakaları Allah rızası için, samimi bir niyetle verdiğinden ve her şeyin Allah’ın iradesi ile olduğunu bildiği için şöyle dedi:
“Allah’ım! Hırsıza, fahişeye ve zengin kişiye sadaka verdiğim için sana hamd ederim, bunun da elbette bir hikmeti vardır”.  Bu zata o gece rüyasında şöyle müjde verildi:
“Senin o hırsıza verdiğin o sadaka var ya, umulur ki hırsızı hırsızlığından vazgeçtirir. Senin o fahişeye verdiğin o sadaka var ya, umulur ki fahişeyi zina yapmaktan vazgeçtirir, iyi ve namuslu birer insan olmalarına vesile olur. Senin zengine verdiğin o sadaka var ya, umulur ki, zengin de senden ibret alır, Allah rızası için o da malından infak eder, sadaka vermeğe başlar.”  Buhari, Müslim, Nesai,  et.Terğib 1/ 61.
“O ki, malını arınmak için verir. O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. Yaptığı iyiliği ancak Yüce Rabbinin rızasını istediği için yapar. Elbette, yakında kendisi de razı olacaktır.”    Leyl su.18- 21.
Kişinin ihlâsla, samimi bir niyetle, Allah rızası için yaptığı hiçbir iş/amel boşa gitmez, mutlaka yerine/ Allah’ın rızasına ulaşır. Bu Hadis-i Şerifte olduğu üzere. Niyeti samimi olan bu hayırsever kişinin verdiği sadakaların Allah’ın rızasına nail olduğu gibi..
Hz. Ömer’in oğlu Abdullah (ra) dan, Resulullah (sav) Efendimizin şöyle söylediğini işittim:
“Sizden önceki ümmetlerden üç kişi yolculuğa çıktılar. Geceyi geçirmek üzere bir mağaraya girince dağdan bir kaya parçası yuvarlanarak mağaranın ağzını kapattı. Kayayı kaldırmağa güçleri yetmediği için birbirlerine şöyle dediler: Bizi bu kayadan ancak Allah rızası için yaptığımız Salih amellerimizi dile getirerek Allah’a yapacağımız dualar kurtarabilir.”
İçlerinden birincisi şöyle dua etti:
“Ey Allah’ım! Benim çok ihtiyar anne ve babam vardı. Onları doyurmadan kendi çoluk çocuğumu ve hayvanlarımı doyurmazdım. Bir gün odun toplamak için uzaklara gitmiştim. Geç vakte kadar da dönemedim. Akşam içecekleri sütü sağıp onlara getirdiğimde anne ve babam uyumuşlardı. Onların sütlerini içirmeden önce çoluk çocuğumun ve hayvanlarımın karınlarını doyurmayı hoş görmedim. Süt çanağı elimde tanyeri ağarıncaya kadar anne ve babamın uyanmalarını bekledim. Bu müddet içerisinde çocuklarım açlıktan ayaklarımın dibinde ağlıyorlardı. Anne babam uyandılar ve akşam sütlerini içtiler. Sonra çocuklarımın ve hayvanlarımın karınlarını doyurdum. Allah’ım! Bunu senin rızan için yapmışsam bu kayadan bizi kurtar! “ dedi. Bunun üzerine kaya biraz açıldı. Fakat açılan yerden çıkmak mümkün değildi.
Diğer ikincisi şöyle dua etti:
Ey Allah’ım! Benim amcamın çok güzel bir kızı vardı. Onu çok seviyordum. Kendisini bana teslim etmesini istedim, beni reddetti, kabul etmedi. Kıtlığın hüküm sürdüğü bir yılda bana yardım için başvurdu. Kendisini bana teslim etmesi şartıyla ona yüz dinar verdim. Teklifimi istemeyerek kabul etti. Ona yaklaşmaya fırsat bulduğum bir sırada bana:
“Dini nikâh olmadan mührümü bozman sana helal olmaz” deyince ona yaklaşmadan vazgeçtim ve yanından ayrıldım. Hâlbuki ona sahip olmayı ve onu herkesten çok seviyordum. Verdiğim altınları da geri almadım. Allah’ım! Bunu senin rızan için yapmışsam bizi bu kayadan kurtar”.   Bunun üzerine kaya biraz daha açıldı. Ancak açılan yer çıkabilecekleri kadar değildi.
Üçüncü kişi de şöyle dua etti:
Allah’ım! Ücretle işçiler tutmuş ve çalıştırmıştım. Hepsinin ücretlerini ödedim. Ancak birisi ücretini almadan gitti. Ben de onun ücretini ayırdım ve o ücreti çalıştırdım. Öyle ki bundan birçok mal meydana geldi çoğaldı. Bir müddet sonra adam bana gelerek;
“Ey Allah’ın kulu ücretimi ver!” deyince, ona;
“Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve kölelerin hepsi senin ücretinden üremiş, çoğalmıştır, hepsini al götür” dedim. Bunun üzerine adam bana:
“Ey Allah’ın kulu! Benimle alay etmiyorsun ya? “ dedi. Ben de ;
“Hayır, alay etmiyorum, onların hepsi sana aittir” deyince, malların hepsini alıp götürdü. Onlardan geriye hiçbir şey bırakmadı”. 
“Ey Allah’ım! Ben bunu senin rızan için yapmışsam, içinde bulunduğumuz şu beladan bizi kurtar”.  Bu duanın üzerine mağaranın ağzındaki kaya tamamen açıldı. Onlar da mağaradan çıkarak yollarına devam ettiler.” Buhari, Müslim, Nesai, İbn Hibban. Et.Terğib, 1 / 47.
“Kabul edileceğine gerçekten inanarak ve samimiyetle Allah’a dua edin. Biliniz ki Allah (cc), ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalp ile yapılan duaları kabul etmez.”   Tirmizi, Deavat,65.
Ebu-d Derda (ra),rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdular: “Bir kimse:” Gece kalkar namaz kılarım” diyerek yatağına yatsa, şayet gece kalkamayıp sabaha kadar uyusa, amel defterine niyet ettiği gece namazının sevabı yazılır. Uykusu da kendisine Rabbi tarafından bir sadaka (ikram) olur.”    İbn Mace, Nesai, Terğib,1/62
Müminin niyeti amelinden üstündür. Niyetimiz samimi ve içten olursa isteğimize ulaşırız.
Hz. Ömer (ra) dan, Resulullah (sav) Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etti:  “Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey verilir. Niyetine göre ecir ve sevap kazanır veya cezalanır. Kimin hicreti Allah’a ve Resulüne ise onun hicreti Allah’a ve Resulüne olur. Kim de dünyalık kazanmak ve bir kadınla evlenmek maksadıyla hicret ediyorsa onun da yapmış olduğu hicreti, hicret ettiği şeylere olur.” (Dünya malına kavuşur, istediği kadınla evlenir, fakat Allah’ın rızasından mahrum kalır)  Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi, Nesai. Et- Terğib, 1/ 53-54.
“Küçük bir tebessüm, içten bir selam,
Dosta hatır soran, bir iki kelam,
Kısaca diyor ki, insana İslam;
 İhlâsla yaptığın, her şey ibadet…”                 Cengiz NUMANOĞLU
Yaptığımız ibadetlerin ve bütün işlerin Allah’ın rızasına uygun olması ve şeytanın kapsama alanının dışında kalabilmesi için bunları ihlâsla ve samimi bir niyet ile yapmalıyız.
“İblis dedi ki: “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim. İçlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.   Hicr su. 39-40.    Bu konuda diğer bir ayet-i kerime de şöyledir:
“(İblis): “Senin şerefine and olsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.” Sad su.(38), 83.
“Allah’ım! Yalnız sana ibadet ederiz. Yalnız senden yardım dileriz.” Fatiha su.1/ 5.
“Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel.” Müzzemmil su. 78 / 8.
“Kulların diriltilecekleri o gün beni utandırma! O gün ki, ne mal fayda verir ne de oğullar! Allah’a arınmış bir kalp ile gelenler başka.”   Şuara su.19 / 88-89.
Allah bizleri, ibadet ve kulluğunu ihlâsla ve samimi bir şekilde yapanlardan eylesin. Riyadan ve gösterişten uzak kulluk yapabilenlerden eylesin. Allah’ın rızasına uygun olmayan fiil ve ibadetlerden muhafaza eylesin. Cümlemizi rızasından ayırmasın.
Kemalettin AKSOY
                                                                                              Bayburt İl Müftüsü