Yüce Kitabımız K.Kerim, melek Cebrail vasıtasıyla Peygamberimiz
Hz.Muhammed (sav)’e vahiy yoluyla indirilmiş, Mushaflarda yazılmış, tevatürle
nakledilmiş, okunması ibadet olan Allah kelamıdır. K.Kerim’in muhatabı bütün
insanlar, gayesi de, insanların dünya ve ahiret saadetini sağlamaktır. Bu gayeye
ulaşabilmemiz için, Kur’an-ı Kerimi okumamız, anlamamız, emir ve yasaklarına
uymamız gerekir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ
وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ
“Bu Kuran, ayetlerini
düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir
kitaptır”. (Sad su. Ayet 29)
إِنَّ هَٰذَا الْقُرْآنَ
يَهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ
“Şüphesiz ki bu Kuran, en doğru yola iletir. İyi davranışlarda
bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler”
(İsra su. Ayet 9)
وَهَٰذَا كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ
مُبَارَكٌ فَاتَّبِعُوهُ وَاتَّقُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
“Bu
Kuran da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve
Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin”. (Enam Su.
155)
K.Kerimi okumaktan maksat, onu anlamak, anlamaktan maksat da,
onun hükümleriyle amel etmek ve onun gösterdiği yoldan yürümektir. Nitekim milli
şairimiz Mehmet Akif şiirinde şöyle diyor:
"Lafzı muhkem, yalnız
anlaşılan Kuran ın;
Çünkü
kaydında değil, hiçbirimiz mananın
Ya açar Nazm-i Celil in bakarız
yaprağına;
Yahut üfler
geçeriz bir ölünün toprağına,
İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkiyle
bilin;
Ne mezarlıkta
okunmak, ne de fal bakmak için".
Kuranı okumalı, düşünmeli, Kuran
üzerinde kafa yormalıyız. Kuranı dost edinmeli, onunla arkadaş
olmalıyız.
يَٓا اَيُّهَا
النَّاسُ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَٓاءٌ لِمَا
فِىالصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
“Ey
insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için
yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an ) geldi. (Yunus Su.
57)
Bu ayet-i
kerimede Kur’an-ı Kerimin dört özelliği belirtilmektedir. Bunlar; Rabbimizden
bir öğüt, kalplere bir şifa, inananlar için bir rehber ve herkes için rahmet
olan bir kitap…
Peygamber Efendimizin en büyük mucizesi Kur’andır.
Peygamberimiz kalpleri onunla fethetti, gönülleri onunla nurlandırdı, insanlığı
onunla hidayete ulaştırdı.
Kur’an-ı Kerimde Rabbimizin muhatabı biz
insanlardır. Allah, bize değer vermiş ve bize seslenmiştir. Kuran’a kulak
verenler Allah’ın samimi kullarıdır. Onu okumak, dinlemek, onunla amel etmek
başlı başına bir ibadettir. Onun için namazlarımızda Kur’an okuyoruz. Namazda
Kur’an okumak namazın farzlarındandır. Namazımızın geçerli olacak kadar Kur’an
ezberlemek, Kur’an’ı doğru okumak her müslümana farz-ı ayındır. Kur’anı’ı
ezberlemek, onu öğretmek ise , farzı kifayedir.
اِنَّ الَّذ۪ينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللّٰهِ وَاَقَامُوا
الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلاَنِيَةً يَرْجُونَ
تِجَارَةً لَنْ تَبُورَ
“Şüphesiz,
Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak
verdiğimiz şeylerden gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar
etmeyecek bir ticaret umabilirler”. (Fatır Su Ayet 29)
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ
مُدَّكِرٍ
“Andolsun biz,
Kur’anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt
alan?" (Kamer Su Ayet 22-32-40)
Kur’an, yaratan ile yaratılan, Allah
ile insan arasında bir köprüdür. Bir tanışma ve anlaşma aracıdır. Kur’an’ın
deyimiyle tutunduklarında insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaracak . Ve
tutunanların birlik ve beraberliğini sağlayacak ve doğruya götürecek olan bir
iptir. O öyle bir iptir ki, hiçbir zaman kopmaz.
Kur’an-ı Kerim,
düşünemeyen hayvanlara değil, düşünebilecek ve doğru yolu bulabilecek
özelliklerde yaratılmış olan insanlara gönderilmiş olan ilahi bir kitaptır.
Göndereni Rabbimiz, gönderildiği adresi ise insanlardır.
Kur’an öğüttür
ve büyük bir haberdir. Bu kitapta öğüt almak için her örnekten anlatılmış , öğüt
alınabilmesi için ayetleri geniş geniş açıklanmıştır . Doğrusu aklı başında olan
aklıselim sahipleri öğüt alırlar.
Kur’an bir öğüttür, artık dileyen
Rabbine giden yolu tutar dileyen de delaleti ve sapıklığı… Çünkü Allah insana
iki yolu göstermiştir.
Peygamber (sav) Efendimizin bu konuda en meşhur
hadis-i şerifi şöyledir:
“Sizin en
hayırlınız, Kur’an-ı Kerimi öğrenen ve öğretendir”. (Buhari. Tirmizi ve
İbn-i Mace)
Hz.Ali Efendimizin rivayet ettiği bir Hadis-i Şerifte
Peygamber (sav) şöyle buyuruyor:
“Kim Kur’an-ı
Kerimi okuyup ezberler, onun helal kıldığını helal kabul eder ve haramını da
haram sayarsa, bu sebeple Allah onu cennete koyar ve hepsi de cehennemlik olan
yakınlarından on kişiye şefaat yetkisi verir”. (İbni Mace, Tirmizi) .
(Et.Terğib ve Terhib 3/278)
Görüldüğü üzere Kur’anı okuyup ezberleyen ve
onunla amel eden kişinin, kendisi cennete gireceği gibi, cehennemlik olan on
yakınına da şefaat edecek ve onları cennete götürecektir.
Ebu Zer (ra)
diyor ki;
“ Ya Resulellah , bana öğüt ver ,” dedim.
“ Allah’a
karşı gelmekten sakın, çünkü o, her işin başıdır” buyurdu. Ben:
“Ya
Resulellah, bana daha ne tavsiye edersin” dedim.
“Kur’an-ı Kerim’i
okumaya devam et. Çünkü o senin için dünya nurdur yolunu aydınlatır. Kıyamette
de sana faydası dokunur” buyurdu. (Et.Terğib ve Terhib 3/266)
Yine
Ebu Zer (ra), Peygamber (sav) Efendimizin kendisine şöyle buyurduğunu rivayet
etmiştir.
"Ey Ebu Zer !
Gidip Allah ‘ın kitabı Kur’an’dan bir ayet öğrenmen, senin için yüz rekat namaz
kılmaktan daha hayırlıdır. Ve kendisiyle amel edilsin veya edilmesin ilimden bir
mesele öğrenmen, bin rekat nafile namaz kılmandan daha hayırlıdır.”
İbni Mace. (Et.Terğib ve Terhib 3/279)
Bir ayet
öğrenmek, bin rekat namaz kılmaktan daha hayırlıdır.
Kur’an-ı Kerimi
okuyan ve onunla amel eden kişinin anne babasının başına taç
giydirilecektir.
Bu konuda Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:
”Kim Kuran-ı
Kerimi okur ve onunla amel ederse, kıyamet gününde ana ve babasına,
güneşin ışığı gibi parlak, nurdan bir taç ve eşi olmayan iki hülle
giydirilir” Bunun üzerine onlar: “ Bu ne sebeple size giydirildi?”
denince :
“Çocuğumuzun
Kur’an okuması sebebiyle” diye cevap verilir. (Et.Terğib ve
Terhib 3/277)
Başka bir Hadiste ise: ”Kulları Allah’a en fazla
yaklaştıran şey, Onun kelamı Kur’an-ı Kerimdir” buyrulmaktadır. (Terğib ve
Terhib.3/272)
Ebu Said (ra) dan: Peygamber (sav) Efendimiz kutsi
hadisinde Allah (cc) ın şöyle buyurduğunu söylüyor:
“Allah ‘ın
kelamının diğer sözlere üstünlüğü, Allah’ın yarattıkları mahlûkata olan
üstünlüğü gibidir.” (Terğib ve Terhib.3/264)
İnsanlık ne zaman
Kurana yönelmiş ve onu rehber edinmişse, en ileri medeniyetlere sahip olmuştur.
Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Kişiliğimizi,
seciyemizi onunla inşa etmeliyiz. Kur’anı hep gündemimizin en başında
tutmalıyız:
Kur’anı-ı
Kerim şefaatçıdır ve Onun şefaatı kabul edilir.
Bu konuda Peygamber (sav)
Efendimiz şöyle buyurmaktadır: Hz.Cabir (ra)’dan:
“Kur’an-ı
Kerim şefaat eder, şefaatı kabul edilir. Savunucudur, savunması kabul edilir.
Kim onu önünde tutarsa, kendisini cennete sevk eder. Kim de onu arkasına iterse,
kendisini cehenneme sevkeder.” (Terğib ve Terhib.3/267)
Kur’n-ı Kerimi
önünde tut, onun emirlerine uy, onu yaşa, o da seni cennete götürsün. Onun
hükümlerine ve emirlerine sağır ve kör olma, onu arkana atma, tutma.. Eğer böyle
yaparsan o da seni cehenneme sevk eder, ateşe atar.
Yine
Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“ Kur’an’ı
Kerim’i okuyunuz. Çünkü o kıyamet gününde okuyucularına şefaatçi olarak
gelecektir”. (Terğib ve Terhib.3/267
Abdullah bin Amir (ra)
Resulüllah (sav) in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
“Oruç ve
Kur’an kıyamet gününde kula şefaat ederler. Oruç: “ Ya Rabbi! Ben onu gündüz
yeme ve içmesinden alıkoydum. Ona şefaat etmeme müsaade buyur “ der. Kur’an-ı
Kerim de: “ Rabbim! Gece uykusundan onu alıkoydum. Ona şefaat etmeme izin ver”
der. Böylece bu ikisine de şefaat hakkı verilir ve şefaat
ederler:”
(Terğib ve
Terhib.3/273)
Kur’an –ı Kerim
okuyan mü’min ile Kur’an-ı Kerim okumayan mü’min farkını anlatan şu Hadis-i
Şerifi de Peygamber (sav) Efendimizden Ebu Musa el_Eş’ari ( ra) rivayet
ediyor:
“Kur’an okuyan
mü’min, kokusu hoş ve tadı güzel portakal gibidir. Kur’an okumayan mü’min de
tadı güzel olup kokusu olmayan kuru hurma gibidir.” (Terğib ve
Terhib.3/273)
İbni Ömer
(ra): Resulullah (sav) in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“ İki kimseye
gıpta edilir. Birisi, Allah’ın kendisine Kur’an ilmi verdiği kimsedir ki,
gece gündüz onunla meşgul olur. Diğeri de, Allah ‘ın kendisine mal verdiği kimse
olup gece gündüz o malı Allah yolunda sarf eder:” (Buhari ve Müslim)
(Terğib ve Terhib.3/270)
Hayatımız Kur’an ile bir anlam kazanır. Dünya ve
ahiret saadetine ancak kur’an ile ulaşabiliriz. Peygamberimiz veda
hutbesinde:
“Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sıkı sıkıya
sarılırsanız hiçbir zaman yolunuzu şaşırmayacaksınız. Bunlar; Kur’an ve
sünnetimdir” buyurmaktadır.
Kur’an-ı Kerim Yüce Allah‘ın ziyafet
sofrasıdır.
Bu konuda
Abdullah ibni Mesud (ra), Hz.Peygamber (sav) ın şöyle buyurduğunu rivayet
etmiştir.
“Bu Kur’an Allah’ın ziyafet sofrasıdır. Yiyebildiğiniz kadar
onun nimetlerinden yiyiniz. Şüphesiz ki bu Kur’an, Allah’ın ipidir, apaçık
nurdur ve faydalı şifadır. Kur’an kendisine sarılanın koruyucusu, kendisine
uyanların kurtarıcısıdır. Kur’an’a uyan doğru yoldan sapmaz ki, kınansın.
Eğrilmez ki, doğrultulsun. Kur’an’ın bambaşka üstünlüğü kaybolmaz, çok okumakla
eskimez. Onu okuyunuz. Çünkü Allah onun okunmasının her harfine on ecir verir.
Dikkat edin elif, lam, mim bir harftir demiyorum. Fakat elif tek başına bir
harftir, mim bir harf ve lam da bir harftir.” (Terğib ve
Terhib.3/276)
Sohbetimi şu hadisi şerif meali ile bitiriyorum:
Peygamber (sav)
Efendimizden, Ebu Hureyre (ra) rivayet etmektedir:
“Her hangi bir topluluk
Allah‘ın evlerinden birinde toplanır, K.kerimi okurlar ve aralarında müzakere
ederlerse mutlaka üzerlerine kalp huzuru iner, Allah’ın rahmeti kendilerini
kaplar, melekler kendilerini kuşatır ve Allah da onları kendi katındakiler
içerisinde anar”. (Müslim; Ebu Davut.) (Terğib ve
Terhib.3/262)
Kemalettin
AKSOY
Bayburt
İl Müftüsü